Aşırı Terleme Kabusunuz Olmasın!

Aşırı Terleme Kabusunuz Olmasın!28.06.2016

Hiperhidroz (Aşırı Terleme) ve Tedavisi

Terleme başlıca vücudun ısı dengesini korumaya yarayan bir fonksiyondur.  Vücudun iç ısısı arttığında vücudun soğuması için deri altı damarlarda dolaşım artışı ve terlemeye bağlı buharlaşma ile soğuma mekanizmaları kullanılır. Bu sayede vücudun artmış olan ısısı kontrol altında tutulur.

Hiperhidroz terimi aşı terleme anlamına gelmektedir. Hiperhidroz durumunda üretilen ter miktarı vücut sıcaklığını normale döndürecek miktarından fazladır. Normal terleme günde 1-2 litredir. Ancak stres ve egzersiz gibi durumlarda 10 litre kadar ter üretebilir. Hiperhidroz popülasyonun yaklaşık %0,6-1’inde görülmektedir. Genellikle çocuklukta veya ergenlikte başlayan bu durum bazen ömür boyu devam edebileceği gibi bazen de 25-30 yaşlarında kendiliğinden düzelebilmektedir.

Obezite, fiziksel egzersiz, sıcak ve nemli ortamlar veya aşırı kalın giyinilmesi durumlarında oluşan terleme fizyolojik terleme olarak da adlandırılabilir.

İnsan vücudunda ekrin ve apokrin olmak üzere iki tür ter bezi vardır. Hiperhidroz tablosundan başlıca erin ter bezleri sorumludur. Bu tür bezleri vücutta yaygın olarak bulunmakta olup özellikle yüz, koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanında yoğunlaşmıştır. Diğer bir ter bezi türü olan apokrin bezler ise kıl köklerinde bulunur. Doğumsal olarak mevcut olan bu bezler ergenliğe geçişte hormonal uyarı ile olgunlaşır. Bu bezler, özellikle koltuk altı, meme başı, genital bölge ve dış kulak yolunda çok miktarda mevcuttur. Hiperhidrozda pek rol almazlar.

Terin ana bileşenleri su ve elektrolikitlerdir. Ekrin ter bezleri zengin bir kanlanmaya sahiptir ve sempatik sinir sistemi denilen sinirsel uyarılar ile kontrol edilir. Terleme merkezi ise beyinde hipotalamus adlı bölgedir.

Hiperhidroz primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır. Yerleşim yerine göre de gemel veya bölgesel olarak değerlendirilir. Klinikte en sık karşılaşılan hiperhidroz türü fizyolojik olarak da oluşabilen emosyonel olarak bilinen primer hiperhidrozdur. Primer hiperhidroz en sık avuç içi (%24), ayak tabanı (%30), koltuk altı (%51) ve baş boyun (%10) bölgelerinde görülür. Genetik bir yatkınlık olduğu düşünülmektedir.

Primer aşırı terlemede en az 6 aydır devam eden aşırı terleme mevcuttur. Genellikle vücutta simetriktir, haftada en az 2 terleme atağı vardır, 25 yaşın altında başlangıç gösterir ve uykuda terleme yok olmaktadır. Sekonder hiperhidrozun nedenleri altta yatan bir hastalık veya ilaçlar olabilir. Enfeksiyonlar, neoplaziler, metabolik ve endokrin bozukluklar, ilaçlar ve nörolojik nedenler sıklıkla genel hşpodroza yol açabilen durumlardır. Bu tür terleme uyku ve ıstırahat durumunda da devam eder.

Günümüzde artık sadece basit bir deri sorunu olarak kabul edilmesi mümkün olmayan hiperhidroz, sosyal ve psikolojik boyutları da olan ve tedavi edilmesi gereken önemli bir dermatolojik hastalıktır.

Tüm insanların vücudundaki doğal bir işlev olan terleme, “aşırı terleme” şeklinde ortaya çıktığı zaman kişide bir takım sıkıntılara yol açmaktadır. Yoğun ıslaklık ve kimi zaman rahatsız edici koku şeklinde  ortaya çıkan aşırı terleme, bakteri, mantar çoğalması, enfeksiyonlar ve deri tahrişlerine neden olur. Böylece aşırı terleyen kişi, sağlık sorunları yaşadığı gibi psikolojik açıdan da sıkıntıya girmektedir. Aşırı terlemesi olan insanlar kesinlikle bir hekimden yardım almalıdır.

Genel terlemesi olan kişilerde altta yatan hastalığın tanısının konulması ve bu hastalığın tedavisi ile terlemede düzelme olacaktır.

Lokalize yani bölgesel terlemede hastaların dikkat etmesi gereken basit korunma yöntemleri vardır. Hastaların günlük banyolarında triklorasan içeren deodorantlı sabunlar ile yıkanmaları önerilir. Kıyafet seçiminde sıkı ve kalın giysilerden kaçınma, sık çamaşır ve çorap değiştirme, pamuklu çorap kullanımı, tabanlı deri ayakkabı seçimi önerilir. Diyette terlemeyi arttırıcı etki gösteren alkol, kahve, acı ve baharatlı yiyecekleri tüketmemek önemlidir.

Lokal(yerel) tedaviler en çok uygulanan yöntemler arasında yer alır. Kişiye ilk olarak, her gece yatarken uygulayabileceği alüminyum klorid içeren krem ve solüsyonlar önerilir. Bu krem gece uygulanıp sabah temizlenmelidir. Hemen her gün uygulanan bu tedavi yöntemi, çok rahatsız etmeyen el, ayak, koltukaltı terlemelerinde kullanılır. Bu tedavi en basit yöntemdir. Ancak terleme fazlaysa bu yeterli gelmez ve diğer tedavi seçeneklerini uygulamak gereklidir.

Krem ve solüsyonlar ile tedaviden faydalanmayan hastalarda ise botulinum toksin enjeksiyonuile tedavi önerilmektedir. Son yıllarda sıklıkla seçilen bir tedavi yöntemidir. Botulinum toksin A deri içine enjekte edilerek uygulanır. Deri altında ter bezlerinin uyarılmasını engelleyip sinirlerin felç edilmesi ile terlemenin durması sağlanmaktadır. Etkisi kişisel farlılıklar nedeniyle 3-14 ay arasında sürmektedir. Koltuk altı bölgesinde sklıkla ve rahatlıkla uygulanmaktadır.

Avuç içi ayak tabanında kremler etkisiz ise seçilecek yöntem olarak iyontoforez tedavisi denenmeli  eer etki yoksa botulinum toksin uygulaması önerilmelidir. İyontoforez yöntemi 20 ile 30 dakikalık seanslar halinde uygulanır. Terleyen bölge , içinde metal plaka bulunan bir kaba konulur ve düşük şiddetle elektrik akımı verilir.  Akımdan etkilenen ter kanallarının tıkanmasıyla terleme bir süre durmaktadır. Uygulama sırasında hasta hafif iğne batmaları hissetse de bu tedavinin hiçbir tehlikesi yoktur. Ancak bu yöntemin etkisi geçici olduğundan hastaya sürekli uygulanma gerekliliği bir dezavantajdır.

Avuç içi ve aya tabaı gibi bölgelerde botox uygulaması ağrılıdır bu nedenle enjeksiyon ile anestezi ve soğuk tatbiki yapılmaktadır. Fakat bu bölgelerdeki uygulamalarda his kaybı ve kas güçsüzlüğü oluşabileceği göz önünde tutulmalıdır.

Cerrahi bir girişim yöntemi olarak sempatektomi (klipsli ETS) olası istenmeyen etkiler oluşabilmesi nedeni ile sadece dirençli olgularda seçilmelidir. Cerrahi yöntemler komplikasyonlarına rağmen avuçiçi ve ayak tabanı bölgelerinin terlemesinde tek kalıcı tedavi seçeneği olarak hastaların tedavisinde önemli yer almaktadır.

Uzm Dr. Burcu Barutçugil
Dermatolog
Çamlıca Erdem Hastahanesi