Medikal Estetik

Medikal Estetik

Medikal Estetik Nedir?

Medikal estetik, yaşlanma ve çevresel etkenlerin cilt üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla yapılan ameliyatsız işlemlere verilen genel bir isimdir. Dış görüntüsünden memnun olmayan veya daha genç görünmek isteyen birçok kişi medikal estetik işlemleri sayesinde bıçak altına yatmadan istediği görünüme kavuşabilmektedir. 

Medikal estetik işlemlerinin hasta açısından avantajlı kısmı, iyileşme sürecinin oldukça kısa olmasıdır. Yapılan işlemler sonrasında hasta kısa bir süre içerisinde günlük hayatına geri dönebilmektedir. Hastahanemizde medikal estetik alanında uygulanan tüm tedavi yöntemleri insan anatomisini ve fizyolojisini iyi bilen, estetik görüşe sahip uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilmektedir.

 

UYGULAMALARIMIZ

Botoks ile Yüz Gençleştirme

Botoksun en yaygın kullanım alanı, yüzde mimik kırışıklıklarına bağlı yaşlanmanın geciktirilmesidir. Özellikle yüzün üst kısmında, alın ve göz çevresindeki mimik kaslarına uygulanan botoks, bu alandaki kırışıklıkları büyük ölçüde giderir. Öte yandan, botoks uygulamasının esas amacı kırışıklıkların oluşmasını önlemektir. Botoks, yüzün özellikle üst kısımlarındaki kırışıklıkların azaltılması için, alın ve göz çevresindeki mimik kaslarının içine uygun ve küçük dozlarda enjekte edilerek uygulanır. Botoksun etkisi ortalama 3 günde başlar, 14 günde tam olarak ortaya çıkar. Düzenli olarak 4-6 ayda bir botoks yapılan bireylerde yaşlanma ertelenmektedir. Bu nedenle botoks, özellikle yüzün üst kısmında mimik hareketleri belirgin olan bireylere, erken dönemde ve derin kırışıklıklar henüz oluşmadan önce uygulanmalıdır. Botoks bir toksin olmasına rağmen, alerji veya enfeksiyon oluşturma riski çok düşüktür.

Hiperhidrozis (Aşırı Terleme) Tedavisi

Hiperhidroz, vücudun normal fizyolojik ihtiyacından daha fazla ter salgılamasıdır. Hiperhidroz, etkilenen kişilerde psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklara yol açar. Her türlü aşırı terleme, kişileri sosyal yaşamdan uzaklaştıran, depresyon ve panik atağa neden olarak yaşam kalitesini bozan bir durumdur. Bu türlü terlemede botoks uygulamaları oldukça iyi sonuçlar vermektedir. Botoks, deri içine uygulandığında sempatik sinirlere etki ederek, terlemeyi azaltmaktadır. Bu özelliği nedeniyle botoks, bölgesel aşırı terleme (hiperhidroz) tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Botoks uygulanan koltuk altı, el avuç içi ve ayak tabanı gibi bölgelerde ortalama 8-10 ay süreyle aşırı terleme önlenebilir. Böylece kişilerin yaşam kalitelerini yükselterek, sosyal yaşama uyumlarını sağlamaktadır. Özellikle koltuk altı terlemelerinde çok etkili olan botoks uygulaması, el ve ayaktaki terlemelerde uygulama öncesi iyi bir değerlendirme sonrası karar verilmelidir.

Masseter (Çene) Botoksu ve Bruksizm (Diş Sıkma) Tedavisi

Botoks, diş sıkma ve gıcırdatma tedavisinde de kullanılmaktadır. Çoğunlukla strese bağlı olarak çene (masseter) kaslarının aşırı kasılmasıyla oluşan bu sorunda, botoks ile kaslar geçici olarak gevşetilir. Uzun süre dişlerini sıkan kişilerde masseter kasındaki büyüme, yüz ovalinin bozulmasına ve “kare yüz” görünümüne neden olur.  Masseter kasının anormal derecede büyümesi, görüntü olarak sıkıntı oluşturmanın yanı sıra uykuda diş gıcırdatma ve diş sıkma gibi problemlere de davetiye çıkarır. Hem ağrıya sebebiyet veren hem de dişlerde hasar oluşturabilen bu durumdan kurtulmak gerekir. Çene botoksu olarak da bilinen masseter botoksu ile yüz ovalinin daha estetik bir görünüme kavuşması sağlanabilir. Ortalama 10 dakika süren işlem, son derece ağrısız bir şekilde gerçekleşir. Uygulamadan sonra hastanede kalmanız gerekmez; hemen normal hayatınıza dönüş yapabilirsiniz. Bu uygulamanın esas etkisini görmek için ortalama 3-4 hafta beklemek gerekir.

Gummy Smile (Diş Eti Gülüşü) Botoksu

Gülümseme sırasında üst çenede diş etlerinin 2 mm’den fazla görünmesine diş eti gülüşü (gummy smile) denir. Bu durum gülüş estetiğini bozan önemli bir sorundur. En sık hipermobik üst dudak kasının (levator labi superioris) etkisiyle gülme sırasında üst dudağın normalden daha yukarı yükselmesine bağlı olarak oluşur. Bu hipermobik kasa yapılan botilinum toksin enjekiyonu ile gummy smile (diş eti gülüşü) tedavi edilebilir. Eğer aynı zamanda üst dudağı normalden ince olursa, dolgu ile kombine bir tedavi gerekebilir.

Boyun Çizgileri Tedavisi (Nefertiti Lift Botoks)

Uzun boyunla belirgin çene hattı, Antik Mısır döneminden beri güzelliğin işaretidir. Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin adını alan bu tedavi özellikle gençleştirici ve canlandırıcı etki için botoks kullanılarak boyun ve çene çizgisini hedef alır. Nefertiti botoksu, çeneyi yeniden tanımlamak ve aynı zamanda boyun çizgilerini yumuşatmak için uygulanmakta olup, cerrahi müdahaleye ihtiyaç duymadan cildi pürüzsüzleştiren, gençleştirici bir etki yaratmak için uygulanmaktadır. Nefertiti botoks tekniği, dikkatle yapılması gereken ve kesin olarak iki alanda uygulanan bir dizi botoks enjeksiyonundan oluşur. Alt çene hattı ve boyun bölgesindeki kaslar hedef alınır. Boyun ve çene çizgisinde özenle uygulanan botoks ile kaslar gevşek olduğu için sarkık duran deri yukarıya çekilir, sıkılaştırılarak daha gergin ve pürüzsüz hale getirilir ve bölgenin daha canlı, estetik görünmesi sağlanır.

Kronik Migrende Botoks Tedavisi

Uygulama için nöroloji uzmanının onay vermesi önemlidir, çünkü kronik migren basit bir baş ağrısı değildir. Kronik migren genellikle tek taraflı, ancak iki taraflı da görülebilen orta veya daha şiddetli ve sıklıkla kusmanın eşlik ettiği, ışık, ses, hareket ve kokuya duyarlı bir tablodur. Ayın en az 15 günü baş ağrısı olan ve bunun en az 8'inde migren atağı yaşayan hastalarımız kronik migren hastası olarak kabul edilmektedir. Kronik migreni olan hastalar sürekli ve aşırı miktarda ağrı kesici kullanmanın riskleri yanı sıra ağrı ile yaşamanın yarattığı olumsuz psikolojik durum ile baş başadır. Bilimsel veriler ışığında botoks, kronik migrenin koruyucu tedavisinde yeni bir seçenektir. Kronik migrende botulinum toksin enjeksiyonu (botoks) uygulaması  koruyucu bir tedavi seçeneği olarak  FDA tarafından onaylanmış; kullanım onayı da Sağlık Bakanlığı tarafından Temmuz 2011 tarihinde verilmiştir. Bu uygulamanın etkisi bir hafta içinde başlar ve 3 ile 6 ay arasında devam eder. Ağrılar sıklaştıkça ideali en az 6 ay sonra uygulamayı tekrarlamaktır.

Mezobotoks

Yeni nesil botoks uygulamalarından olan mezobotoks, günümüzde tüm dünyada en çok tercih edilen estetik işlemlerinden biridir. Estetik uygulamanın belli olmasını istemeyen, doğallığı ön planda tutan ünlüler tarafından sıkça tercih edilmektedir. Bu nedenle ismi “sanatçı botoksu” olarak da bilinmektedir. Tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de giderek yaygınlaşan mezobotoks, kliniğimizde başarıyla uygulanmaktadır. Mezobotoks, “mezoterapi” ve “botoks” işlemlerinin birleşimini ifade eder. Her iki yöntemde kullanılan malzeme, yani Botulinum toksin ve hyaluronik asit bazlı multivitamin kompleks birleştirip ciltteki kızarıklık ve sarkmaların önlenmesi için yapılır. Ayrıca, kırmızı yüz (roza hastalığı) ve akne kompleks tedavisi içinde yer alır. Tıpkı botoks uygulamasında olduğu gibi ince iğnelerle enjeksiyon yapılır. Fakat hazırlanan karışım kas dokusuna değil cildin altındaki tabakaya enjekte edilir. Böylece mimik kullanımı engellenmez ve cildin doğallığı korunur. Tüm işlem yaklaşık 40 dakika sürer. Uygulama sonunda genç, pürüzsüz, parlak ve canlı bir cilt görünümü elde edilmesi hedeflenir. İhtiyacınıza göre 15 gün sonra işlem tekrarlanabilir. Mezobotoks uygulamasının kalıcı olması için düzenli olarak tekrarlanması gerekir. İşlemin etkisi ortalama 3-12 ay kadar kalıcıdır. Bu süre kişinin cilt tipine, yaşına ve uygulanan doza göre değişkenlik gösterebilir.

Mezoterapi

Mezoterapi; “meso=orta” ve “terapi=tedavi” kelimelerinden meydana gelmiş olup, “orta deri tedavisi” anlamındadır. Mezoterapi çok ince ve kısa iğne uçları kullanılmak suretiyle uygulanan bir yöntemdir. Mezoterapide ilaçların buradan emilimi çok az olduğu için, sistemik dolaşma ilaç geçişi de yok denecek kadar azdır. Mezoterapi, sıklıkla estetik amaçlı olarak cilt problemlerini düzeltmek (leke, akne, yara izleri, seboreik dermatit vb.) başta olmak üzere, cilt yaşlanmasını geciktirmek ve saç dökülmesini engellemenin yanı sıra selülit ve bölgesel zayıflama amacıyla da kullanılmaktadır. Mezoterapi, eğitimli bir doktor tarafından yapıldığında neredeyse hiç komplikasyon yaşanmamaktadır. Her türlü enjeksiyonda olduğu gibi, genellikle birkaç gün içinde kaybolan küçük morluklar, kızarıklıklar ve şişlikler oluşabilir. Çok nadiren mezoterapide kullanılan karışım bileşenlerine karşı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Mezoterapi, hamileler, emzirenler ve alerji öyküsü olanlarda uygulanmamaktadır.

  • Yüz ve Boyun Mezoterapisi (Mezo-Lifting)

Cildi yenileyen hyalüronik asit, antioksidanlar, vitaminler, mineraller ve amino asitler (peptidler) cilt altına minik iğnelerle uygulanır. Mezoterapi içindekiler: Hyaluronik asit, Bakır, DMAE (dimethylaminoethanol), hyaluronik asit, magnezyum, selenyum,organik silika, vitamin A, vitamin B1, B2, B3, B5, B6, vitamin C, çinko, amino asitler, peptidler, nükleik asitler (Somon-DNA), alfa lipoik asit, glutatyondur. Bu faydalı maddelerin direkt cilde verilmesi ve cildin uyarılması, cildin kolajen ve elastin üretimini artırır  ve cilt yenilenir. Yüz mezoterapisi 2 hafta aralıklarla uygulanır. Ortalama 4-6 seans 2-3 ay içinde yapılmaktadır. Elde edilen sonuçları devam ettirmek için bundan sonra tek bir seans 3-6 ay aralıkla tekrar yapılabilir. Yüz mezoterapisi sonuçları ikinci seanstan sonra ortaya çıkmaya başlar. Cilt daha taze ve dinlenmiş görünür. Cildin elastikiyeti artar ve cilt sarkması azalır. Kırışıklıklar ve lekeler hafifler, cilt aydınlık bir görünüme kavuşur. Tedavi bittikten sonra cilt yenileme etkisi devam eder. Yüz mezoterapisi cildi yenileyen başka yöntemleriyle beraber uygulanabilir; örneğin, lazer veya radyofrekans uygulamaları ile çok daha başarılı sonuçların alınmasını sağlamaktadır. Dolgu işlemlerinden önce veya sonra yüz mezoterapisi yapılması ciltteki sarkmaların ciddi şekilde giderilmesini sağlar.

  • Saç Mezoterapisi 

Saç, günlük hayattan fazlasıyla etkilenen yapı özellikleriyle tıp alanında sürekli araştırılmıştır. Günlük stres, gerginlik, düzensiz ve/veya yetersiz beslenme, hamilelik ve emzirme, hormon düzensizliği gibi faktörler saç dökülmesine neden olur. Saç kökleri besin değeri kaybettikçe, incelir, kırılır ve cansız bir görünüm alır. Saç için gerekli olan vitamin, mineral ve aminoasit karışımlarının saçlı deriye enjekte edilmesi yoluyla uygulanan tedavi yöntemidir. Bu yöntem ile saç köklerini besleyen bileşenlerin kolay bir şekilde saçta yerleşmesini sağlar. 2 ile 4 mm'lik özel iğne uçlarıyla saçın beslenmesini sağlayacak, antioksidanların ve kan dolaşımın artırılmasında katkılı olacaktır. Bu yöntem saç dökülmesini tedavi edilebileceği gibi, incelmiş olan saçları kalınlaştırır, dökülmeleri durdurur, saçın daha canlı ve parlak hale gelmesini sağlar.

  • Mezoterapi ile Selülit Tedavisi     

Selülit, kadınlarda ve erkeklerde her yaş grubunda görülebilen bir dolaşım rahatsızlığıdır. Genel olarak hormonal faktörlere bağlı olarak lenf drenajı sorunundan dolayı meydana gelir. Selülitin sebebi cildi tutan, yağı hapseden ve böylece çukur etkisine neden olan bağ dokusu bantlarıdır. Selülit tedavisinde kullanılan formülümüz, vücuttaki sorunlu bölgelere enjekte edildiğinde, yerel metabolizma hızını artırarak hücrelerin yağ depolamasını engelleyerek mevcut yağ hücrelerinin yok etmesini sağlar. Yağ depozitleri eritilerek sertleşmiş bağ doku düzeltilir. Böylelikle pürüzsüz, lekesiz bir görünüm oluşur. Mezoterapi direkt olarak problem olan bölgeye uygulandığı için doğrudan etkisini görebilirsiniz. Mezoterapi boyun, karın, göbek, bel, sırt, uyluklar ve diz bölgesine yapılabilir. Ortalama 4-8 seans, 2 hafta aralıkla uygulanır. Cihazlarla kombine edilerek daha iyi sonuçları elde edilebilir.

  • Göz Çevresi Mezoterapisi

Göz çevresi cildi, diğer cilt bölgelerinden oldukça ince ve hassastır. Bu nedenle hem yaşlanma sürecinde hem de olumsuz yaşam tarzından ilk etkilenen bölge göz çevresindeki deridir. Göz çevresindeki hem genetik hem de edinsel kırışma, morluk, halkalanma ve torbalanma gibi sorunları göz altı mezoterapisi ile tedavi etmek mümkündür. Göz çevresi mezoterapisi, hyalüronik asit, antioksidanlar, aminoasitler, peptidler ve B grubu vitaminlerden oluşan özel bir mezoterapi yöntemidir. Mezoterapinin içerisindeki bu farklı maddeler birbirleriyle sinerjik etki oluşturarak göz çevresinde yaşanan kırışıklık, morarma, sarkma ve renk farklılıkları sorununu giderebilmektedir. Göz çevresi mezoterapisi küçük özel mezoterapi iğneleri ile göz çevresindeki belli bölgelere 1,5-3 mm aralık bırakılarak, 15 dakika gibi kısa sürede uygulanır.

  • Akne Mezoterapisi

Akne ya da bilinen adı ile sivilce her insanda, özellikle ergenlik döneminde görülen fakat ileri yaşlarda da izlenebilen bir cilt sorunudur. Akne sorunu deri altında yağ üretimini sağlayan, yağ bezi adı verilen bezlerin tıkanmasına bağlı olarak gelişen, çoğu zaman tekrar eden iltihaplı bir hastalıktır. Maalesef, günümüzde akne için kullanılan sistemik ilaçların (özellikle izotretinoin ve antibiyotikler) çok ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Dolayısıyla, direk uygulanan deri altı tedavisi  (mezoterapi) bazı hastalar tarafından tercih edilebilir. Mezoterapi, akne tedavisinde temel bir yöntemdir. Deri altına ‘retinoik asit’ (A vitamini), C vitamini, çinko vb. enjekte edilir. Bunlar cildin sebum dengesini sağlamaya yardımcı olurlar ve iz bırakılmasını engellerler. Yağlanma sorunu giderilen ciltte akne oluşumu durur. Aynı zamanda kokteylin içeriğinden dolayı ciltte yeni hücre oluşumu tetiklenir, cilt parlak, pürüzsüz ve sorunsuz bir görünüme kavuşur. Genel olarak 15 günlük aralıklarla uygulanan tedavide seans sayısı, hastaya özel belirlenir. Genellikle, akne tedavisi en az 3 ay sürmektedir. 

 

*Akne tedavisi sürecinde hekim tarafından önerilen ilaç ve kremler (ev devam ürünleri) önemli ve tedavinin başarısını etkilemektedir.

 

*Mezoterapi uygulaması akne tedavisi için yapıldığında İPL (Lumecca) ile kombinlenirse çok daha hızlı ve etkili sonuç alınmasını sağlar.

 

*Akne tedavilerinde benzoil peroksit, antibiyotik  ve retinoil tedavileri (lokal olarak) de kullanılabilir.

Hiperpigmentasyon (Leke) Tedavisi

Güneş, ilerleyen yaş, gebelik, doğum kontrol hapı kullanmak, zararlı kimyasallar içeren makyaj malzemelerinin kullanımı ve akne izleri ciltte lekelere, renk değişimlerine sebep oluyor. Cilt lekelerinin sıklıkla oluştuğu yüz, boyun, dekolte bölgesi ve ellerde oluşmakla birlikte, güneşe ve dış etkilere maruz kalan tüm vücut bölümlerinde leke oluşabilir.

Leke Mezoterapisi

Leke tedavisi için kullanılmakta olan bir takım etken maddelerin, leke bulunan deri alanına küçük ve ince iğne yardımıyla enjekte edilmesine leke mezoterapisi denir. Leke üzerinde tedavi planlaması yapılmadan önce leke teşhisinin doğru yapılması gerekmektedir. Leke mezoterapisinde en sık kullanılmakta olan etken maddeler; traneksamik asit, multivitamin kokteylleri, doku yapılandırıcıları, glutatyon ve C vitaminidir. Uygulamanın etkilerinin artırılması amacıyla kliniğimizde aktif kokteyl aynı zamanda hem cilt altına hem de damar yoluyla (özellikle glutatyon ve C vitamini) verilmektedir.

Leke tedavisi uzun süreli, hem hasta hem de hekim için sabır isteyen bir süreçtir. Bu süreçte özellikle yaz aylarında yeni atakların olabileceği bilinmelidir. Aynı zamanda tedavi olabilmek için en uygun zaman sonbahar ve kış aylarıdır. Açık tenli kişilerde tedavi bazen lekeleri tamamen ortadan kaldırabilir ancak tekrarlama olasılığı vardır. Koyu tenli kişiler daha az oranda tedavi olabilirler ve lekelerin tekrarlama olasılığı daha fazladır. Açık tenli kişilerde sonuçlar haftalar içinde ortaya çıkarken, koyu tenli kişilerde aylarca tedavi gerekebilir. Leke tedavisinde kombine uygulamalar daha etkilidir. Renk açma özelliğine sahip ilaçlar, leke mezoterapisi, PRP, kimyasal peelingler, her biri farklı mekanizmayla doku yenileme özelliğine sahip oldukları için leke tedavisinde başarılı bir şeklide kombine edilebilir.   

Aknede Skar (Yara İzi) Tedavisi

Günümüzde ilerleyen teknoloji sayesinde akne skar/izleri başarıyla tedavi edilebilir. Akne izi tedavisinde kullanılan yöntemler:

  • Mezoterapi tedavileri,
  • Dermapen tedavisi,
  • PRP tedavisi,

Biyorevitalizasyon (Gençlik Aşısı)

Zamanla, yaşlanmayla, güneşin zararlı etkileriyle, stres ve mekanik etkenlerle cildimizin en önemli yapı taşlarından biri olan hyalüronik asit miktarı azalır. Ciltteki hyalüronik asit azaldıkça cilt nemini kaybeder. Aynı zamanda kolajen ve elastik liflerde azalma mevcuttur. Buna bağlı olarak cildin esnekliği ve elastikiyeti kaybolur. Dolayısıyla cildimiz kurur, incelir, cansız gri renge dönüşür, kırışıklıklar ve ardından sarkmalar ortaya çıkar.

Estetik Dolgu

Dolgular, yaşlanmayla birlikte cilt yapılarında kaybedilen hacmi geri kazanmak, çizgi ve kırışıklıkları yumuşatmak ve cildin nem oranını artırmak amacıyla cilt altına enjekte edilen maddelerdir. Dolgu enjeksiyonlarında sıklıkla hyalüronik asit içerikli jel benzeri ürünler kullanılır. Dolguların en yaygın uygulama alanı yüz bölgesidir.

 

Dolgu maddeleri hangi amaçla kullanılır?

  • Göz altı çukurların doldurulması ve morlukların giderilmesi
  • Burun-ağız-çene arası (nazolabial ve melomental) olukların silinmesi
  • Çene kontürünün (jawline) düzeltilmesi
  • Elmacık kemiklerinin belirginleştirilmesi
  • Dudak dolgunlaştırılması
  • Temporal (şakak) dolgunlaştırılması ve kaş kaldırılması
  • Dudak çevresi kırışıklıklarının giderilmesi
  • Ellerin gençleştirilmesi

 

Dolgu maddelerinin etkilerinin ne kadar süreceği uygulanan ürüne, tedavi alanına ve hastaya göre değişir. Genel olarak, dolgu ürününün yoğunluğu ve uygulama derinliği arttıkça kalıcılığı da artar. Hyalüronik asit dolguların kalıcılığı 6-18 ay arasındadır.

Dolgu uygulaması öncesinde nelere dikkat edilmelidir? Uygulama öncesinde alkollü içecekler tüketilmemelidir. En az üç gün öncesinden ginko biloba, kan sulandırıcı ilaçlar, yüksek doz E vitamini, yeşil çay, aspirin ve non-steroid anti inflamatuvar ilaçlar kesilmelidir.

 

Dolgu uygulaması sonrasında nelere dikkat edilmelidir?

  • Uygulama alanına temas edilmemelidir.
  • Makyaj uygulaması en az 24 saat sonra olmalıdır
  • Uygulama alanına en az 1 hafta masaj yapılmamalıdır.
  • En az 3 gün süre ile uygulama alanındaki mimikler aşırı kullanılmamalıdır.
  • 1 hafta süreyle yoğun spordan kaçınılmalıdır.
  • 1 hafta süre ile sauna, jakuzi gibi sıcak ortamlardan kaçınılmalıdır.
  • Dudak dolgusu sonrasında 2-3 gün sıcak-soğuk bir maddeyle temas ettirilmemelidir.
  • Dudak dolgusunda anestezi yapıldığı için his geri gelene kadar (2-3 saat) herhangi bir şey yiyip içilmemelidir.

 

Elmacık Kemiği Dolgusu

Zamanla cilt elastikiyetinde azalma, yağ pedlerinin erimesi ile orta yüz hacmi azalır. Yer çekimi etkisi ile yüz aşağıya doğru kaydığından dolayı yüz ters üçgen görünümden (▼) düz üçgen görünümünde (▲) bir hal alır. Bazı kişilerde bu durum doğuştan da olabilmektedir. Elmacık bölgesinin ideal hacimlerde olması yüz kaymasına engel olur ve keskin bir çene hattına katkı sağlar. Aynı zamanda elmacık bölgesi “altın oran”ın yakalanmasında kilit rol oynamaktadır.  Yapılacak dolgu uygulamaları ile yüzün hacminin kayıpları eski haline getirilebilir ve yüzün “V” şeklini geri kazandıralabilinir. Özellikle kadınlar için elmacık kemiğin belirgin olması hem yüzün daha güzel görünmesini sağlar hem de yüz ovalini toparlar.

 

Nazolabial Olukların Dolgu ile Tedavisi

Yaş, zaman, genetik, yapısal faktörlerin yanında hızlı veya fazla kilo kayıpları yumuşak dokunun zayıflamasına neden olarak yüzün ‘V’ formdan uzaklaşarak aşağıya hareketine neden olmaktadır. Burun kenarlarında oluşan nazolabial oluklar için öncelikle elmacık kemiği uygulaması yapılarak desteklenmelidir. Çünkü elmacıklara uygulanan dolgu, hyalüronik asit içeriği sayesinde yüzü yukarı doğru çekerek sarkmayı engeller ve nazolabial çizgileri ortadan kaldırabilir. Kişinin cilt yapısına göre elmacık kemiği uygulamasından ve nazolabial olukların azalmasından sonra nazolabial çizgilerin içerisine uygulanan dolgu ile daha doğal ve daha keskin bir sonuç alabilmektedir.

 

Göz Altı Işık Dolgusu 

Yaşla birlikte kemik yapımızda atrofi olur ve yüz kemikleri arkaya doğru hareket eder. Aynı zamanda yağ dokusunun azalmasıyla göz altındaki çukurlaşma burada bir morluk oluşturur.   Işık dolgusu olarak anılan bu işlem göz altı çökmesine bağlı morluklar ve kırışıklıklar için ideal bir tedavi yöntemidir ve oldukça güzel sonuçlar elde edilebilir. Işık dolgusu, hem kadınlara hem de erkeklere uygulanabilen ağrısız ve tek işlemde sonuç alınan medikal bir yöntemdir. 15 dk içinde kanül yardımıyla özel ince bir dolgu problem bölgeye uygulanır. Hastanın şikâyetinin şiddetine ve uygulanan dolguya göre tek seferlik bir uygulama 8-12 ay etkilerini korur.

Göz altı dolgusu uygularken öncelikle orta yüzün değerlendirilmesi ve elmacık kemiğinin desteklenmesi çok önemlidir. Hatta bazen elmacık kemiği dolguyla desteklendikten sonra göz altı dolgusuna gerek kalmamaktadır. 

Göz çevresi morlukları ve ince kırışıklıkları için bazen sadece dolgu uygulaması yeterli olmayabilir. Bu durumda hyalüronik asit ile birlikte vitamin ve mineral içeren mezoterapi/gençlik aşısı ürünleri de göz çevresine uygulanabilir. Ciddi göz altı torbaları mevcutsa onların giderilmesi için dolgu uygulamasından yaklaşık 1 ay önce veya dolgu yerine özel bir enzimatik tedavi tercih edilmesi (PB serum medikal) mutlu hissetmenizi sağlayabilir.

 

Dudak Dolgusu

Dudak dolgusu, küçük enjeksiyonlar ile dudakların ve dudak kontürlerinin belirginleşmesini, doldurulmasını ve güzelleşmesini sağlayan medikal bir yöntemdir. Herkesin dudak yapısı, burun-dudak ilişkisi ve çene biçimi, ayrıca sosyal konumu, makyaj tarzı ve beklentisi farklıdır.  Dudak dolgusu uygulaması kişinin yüz hatlarına göre uygulanırken her zaman doğal dudak görünümünü tercih ederiz.

 

Dudak dolgu uygulamasının amaçları:

  • Dudak nemlendirmek ve ince kırışıklıkları ortadan kaldırılmak, 
  • Dudak kontürü belirginleştirmek ve perioral çizgileri iyileştirmek,
  • Mevcut asimetrileri hafifletmek,
  • Dudaklara hacim vermek ve gerekirse yeniden şekillendirmektir.

 

Genel olarak tek enjektör dolgu yeterlidir ve kullanılan ürüne göre 8 ile 16 ay arasında etki göstermektedir. Ancak çok ince dudaklara sahipseniz veya dudak şeklini çok değiştirmek istiyorsanız tek enjektör dolgu yeterli olmayabilir. Bu durumda rötuş için randevu ilk uygulamadan sonra 1-6 ay içinde verilmektedir.

 

Burun Dolgusu

Burun dolgusu uygulamalarında kullanılan dolgu içeriği hyalüronik asittir. Burun dolgusu küçük dokunuşlarla burun ucu kaldırmak, kemerli görünüm veya hafif asimetrileri düzeltmek amacıyla uygulanmaktadır. Ameliyat olmayı düşünmeyen ve erteleyen kişiler için doğru bir uygulamadır. Dolguların kalıcılık süresinin ortalama 1-1,5 yıldır. Hyalüronik asit içeren dolgu uygulamalarında süresi geçse de %30 oranla uygulandığı alanda kalmaktadır. Üzerine yapılan tekrar uygulamalar kalıcılık süresini uzatmaktadır.

 

Çene Ucu ve Çene Hattı Dolgusu

Çene ucu geride olan, çene hattı belirginleşmesini isteyen veya yüze hat kazandırmak isteyen 18 yaş üstü erkek ve kadınlara uygulanabilir. Çene ve jawline hattı oluşturmak için uygulanan enjektör sayısı kişinin yüz hatlarının ihtiyacına göre belirlenmektedir. Çene hattını daha keskin görünüme kavuşturmak için ortalama 3-4 enjektör (en çok 6) kullanılmaktadır. İleri yaşlarda ise hacim kaybına bağlı olarak oluşan sarkmalar için öncelikle elmacık kemiği dolgusu ve/veya iple yüzü yukarı çekmek daha iyi bir sonuç verebilir. Çene ve jawline dolgusu uygulanarak daha keskin ve orantılı yüz hatları sağlanır. Hyalüronik asit içeriği olan dolgular için ortalama etki süresi 1-1,5 yıldır. Bir yıl sonra 1 veya 2 dolgu ile kalan dolgu desteklenerek etki bir yıl daha uzatılabilir.

 

Şakak Dolgusu

Temporal (şakak) bölge, yüzün üst üçte birinde, periorbital bölgenin lateralindeki alandır. Bu bölge kemikler tarafından çevrelenen bir çukurdur. Şakaklar yaşlanmanın ilk başladığı yüz bölgelerindendir. Genelde buradaki değişiklikler başlangıçta doktorlar ve hastalar tarafından gözden kaçırılabilir. Yaşla birlikte, çukur kemik tabanında çökme, deri altı yağ dokusunda erime, deride sarkma ve incelme olur. Zamanla şakakta bu değişikliklerle konkav bir görüntü olur, çukurun ön sınırını oluşturan göz dış kemiği daha belirgin bir hale gelir. Kaşlar sağlıksız olarak ön plana çıkar. Şakak, kaşın dış 1/3 kısmını desteklediği için yaşlanma ile karşıdan görünümde kaşın dış kısmı görünmez. Şakaklardaki basıklık, göz çevresindeki kırışıklıkları daha belirgin hale getirir; gözkapaklarının yandan sarkmasına neden olur. İşte bu alana yapılacak dolgudaki amaç, sadece kayıp hacmi yerine koymaktır. Böylece yüzdeki kemiksi görünüm yok olur. Şakak çukuru ile elmacık arasındaki devamlılık sağlanır. Zamanla çöken şakaklara yapılacak dolgu ile genç ve sağlıklı bir görünüm elde etmek mümkündür. Dermal dolgu, künt kanül ile şakaklara enjekte edilir. Yaklaşık 15 dakikalık bir işlemdir. Uygulamadan hemen sonra kişi sosyal hayatına dönebilir.

 

Marionette Dolgusu

Ciltteki elastin ve kolajen bileşenleri yaşla birlikte zayıflamaya başlar. Bu durum cildin incelmesine ve özellikle ağız kenarında çizgiler ve boşluklar oluşmasına neden olur.  Marionette çizgileri de bunlardan biridir. Marionette çizgileri ağız kenarlarının sarkmasına, hastaların normalde öyle olmamalarına rağmen üzgün veya kızgın görünmesine yol açar. Marionette dolgusu adı verilen işlemle bu şikayetleri ortadan kalkar ve yüzün daha ideal bir görünüme kavuşması sağlanmış olur. Marionette dolgusu yaptıranlar işlem sonrası sahip oldukları görüntüden oldukça memnun kalmaktadır. 

Yüz Germe İşlemleri

Örümcek Ağı

Örümcek ağı işlemi çeşitli nedenlerle ortaya çıkan deformasyonları ortadan kaldırmak için uygulanan, ameliyatsız yüz germe işlemidir. Yüz gençleştirme, yüzde meydana gelen kırışıklık ve sarkmaları azaltma, alt göz kapağının altında ve dudak çevresindeki kırışıklıkları giderme amacıyla bu işleme başvurulabilir.

Medikal yöntemlerden biri olan bu uygulama ismini, polidiaksanon (PDO) iplerinin, ince uçlu iğneler kullanılarak yüz bölgesinde örümcek ağı oluştururcasına işlenmesinden alır. Uygulamada kullanılan iplerin en büyük özelliği, insan vücudunda eriyebilmeleridir. Herhangi bir yan etkiye neden olmayan PDO ipler, cerrahi alanında 50 yıldır kullanılmaktadır. Hızlı ve güvenli yöntemlerden biri olan bu işlemde kullanılan ip sayısı, kişinin yüzünde oluşan deformasyon ve sarkmalara göre değişiklik gösterir. Hastaya lokal anestezi uygulandıktan sonra yarım saat gibi kısa bir sürede tamamlanan işlem, kadın erkek fark etmeksizin yüz bölgesinde problem yaşayan herkese rahatlıkla, ağrısız ve acısız şekilde uygulanabilir. Bu işlem 30-45 yaş arasındaki genç kadınlar tarafından cildi kaldırmak ve sıkılaştırmak amacıyla da tercih edilmektedir.

İşlemden sonraki 1 ay içinde ilk etkileri gözlenmeye başlar; 3. ay içinde tam sonuca ulaşılır.  Bu işlem 1,5- 2 yıl süreyle sonuçlarını koruyabilir. İşlemin etkisini daha da uzatmak ve cildin yaşlanma sürecini yavaşlatmak için örümcek ağı estetiğine ek olarak farklı yöntemlerle (biyorevitalizasyon, mezoterapi vb.) de destekleme yapılabilir.

COG Askılama (Mint lift, Aqulift)

COG multi-thread ameliyatsız yüz ve boyun askılama işlemi için üretilen, tek kullanımlık özel kanül içerisinde yerleşik bu iplikler, ters ve düz kılçıkları sayesinde dokuya tam tutunur. COG askılama, bu kılçıklı ve kalın iplerin kanül sayesinde sarkan bölgelere yerleştirilerek askıya alınması yöntemine verilen isimdir.

İşlemin yüz ve boyunda birçok uygulama alanı bulunur. Yüz bölgesinde özellikle yanak, kaş ve göz kapağı sarkmasında, alın germede, bozulmuş çene çizgisinin düzeltilmesinde ve boyun germede başarıyla kullanılır. Fakat COG ip askı uygulaması sadece yaşlanmaya bağlı sarkmaları ve yüz ovalini toparlama ihtiyacı olanlar için değildir. Aynı zamanda yüzünde değişiklikler isteyen genç hastalar için de pratik bir uygulamadır. Örneğin, son yıllarda genç bayanlarda özellikle kaş kaldırma, fox-eyes, cat-eyes, badem göz, ponytail effect gibi isimlerle adlandırılan uygulamalar çok popülerdir.

COG askılama tekniği, konforlu ve kısa süreli bir işlemdir (30 - 45 dakika içinde işlem tamamlanabilir) ve hızlı iyileşme sürecine sahiptir. Lokal anestezi yöntemi ile uygulanan, genel anesteziye ihtiyaç duyulmayan bir işlem olduğundan genel anestezide rastlanan hiçbir riski taşımaz. Doğru teknikle ve doğru şartlarda uygulanan COG askılama tekniği son derece güvenli, minimal invaziv bir yöntemdir. Bu yüzden bu işlem “öğle arası lifti” veya “hafta sonu lifti” olarak da adlandırılmaktadır. 

COG askılama işlemi, çok yoğun sarkma, ciddi ve açık bir yüz gerdirme operasyonuna ihtiyaç duymayan kişiler için uygundur. Genellikle 35 ila 60 yaş arası daha genç görünmek isteyen hem erkeklere hem de kadınlara rahatlıkla uygulanan bir medikal yöntemdir.

Fransız Askısı

Fransız askısı yaşla birlikte yüzde ve boyunda oluşan olumsuz değişikliklerin iyileşmesi için uygulanan, en güçlü ameliyatsız yüz germe işlemidir. İp askılamayla yüz germe işleminde kendiliğinden eriyebilen ip kullanılmaktadır. Bu ip, PDO (polidioksanon) ipler olarak adlandırılmaktadır. Fransız ip askı işleminde sağlanan asma ve germe etkisi PDO ipler için ortalama 1-1 buçuk yıl olarak bilinmektedir. Bu süreler cildin kalitesi, kalınlığı, işlem sonrası hastaların gerekli kurallara dikkat etmesi vb. faktörlerden etkilenir.

Uygulama bölgesi temizlendikten sonra lokal anestezi uygulanır. İşlem sırasında özel, kılçıklı ve iki ucunda iğne olan ipler kullanılmaktadır. İki ucu da iğne olan ipler ile temporal (şakak) bölgenin ortasından sabitlendikten sonra askı tekniği uygulanarak istediğimiz germe efekti sağlanır. Ancak bu ipler sadece asma/germe etkisi sağlamaz. Aynı zamanda ciltte kolajen sentezini uyararak cildin kalitesini arttırır. İp askı uygulaması, işlemin hemen ardından etkilerini göstermeye başlar, ortalama 6 hafta sonunda tam etkilerine ulaşılmış olur.

Fransız ip askı cerrahi bir prosedür olmadığından dolayı işlem sonrasında iyileşme uzun sürmez ya da yara izi bırakmaz (hastanın gerekli kurallara dikkat etmesi şartıyla). En çok rastlanan yan etkiler; kısa süreli bir şişkinlik, morarma ve hafif çukurlaşma/ dalgalanma 15gün içinde kendiliğinden geçmektedir.

İple ameliyatsız yüz germe kırışıklık ve sarkmaların giderilmesinde tek başına yeterlidir. Dolgu uygulaması gerekirse en az 1 ay sonra yapılabilir.

Ozon Tedavisi

Ozon tedavisi, ozon gazı kullanılarak yapılan bir tedavi yöntemidir.  Ozon, üç tane oksijen molekülünün bir araya gelmesi ile oluşan bir gazdır ve oksijenin yüksek enerjili halidir. Medikal ozon tedavisi ile doku ve hücrelerin oksijeni en iyi şekilde kullanması amaçlanır.
Ozon, bakteri öldürücü, mantar öldürücü ve virüs çoğalmasını önleyici özelliği sebebiyle, enfekte olmuş yaraların dezenfeksiyonunda ve ayrıca bakteri ve virüslerin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde de kullanılır. Ayrıca kan dolaşımını artırma yeteneği sayesinde, dolaşımla ilgili bozuklukların tedavisinde kullanılır ve organik fonksiyonların yeniden canlandırılmasında ozonu çok değerli kılar.

Düşük dozlarda kullanıldığında vücudun direncini artırır; diğer bir deyişle ozon bağışıklık sistemini aktive eder.

Medikal Ozonun Tedavi İçin Uygulandığı Hastalık ve Durumlar

  • Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi
  • Damar dolaşım bozukluklarının giderilmesi
  • Romatizmal hastalıklar ve fibromiyaljinin kontrolü
  • Bel ve boyun fıtıklarında ağrının azaltılması
  • Diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonların özellikle ayak yaralarının tedavisi
  • İnsülin direncinin azaltılması, metabolik sendrom tedavisi
  • Yara ve yanık tedavileri
  • Kolit olarak geniş anlamda ifade edebileceğimiz inflamatuar barsak hastalıklarının tedavisi, diğer otoimmun hastalıkların tedavisi
  • Kronik yorgunluk sendromu
  • Baş ağrıları, migren
  • Alerjiler, deri hastalıkları
  • Akut viral hepatitler ve herpes (uçuk) tedavisi
  • Tekrarlayan vajinal mantar
  • Kanserde destek tedavi
  • Anti-aging (yaşlanmanın önlenmesi) ve detoks etkisi
  • Sporcularda performans artırma
  • Cinsel istek ve performansı artırma

Ozon Terapide Tedavi Yöntemleri

Ozon tedavisinin birkaç uygulama metodu vardır. Bunların hangisinin kaç defa hastaya uygulanacağını hasta ile konuştuktan sonra doktor belirler; bazen kombine tedaviler yapılabilmektedir.

Major yöntem: En yaygın kullanım metodudur. Bu metodla kişiden 50-200 ml arasında alınan kan, dozu belirlenmiş ozonla karıştırıldıktan sonra tekrar kişiye enjekte edilir.

 Minor yöntem: Kişiden alınan 2 – 5 cc arası kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kişiye enjekte edilir.

Subkutan: Belirlenmiş doz ve hacimdeki ozon gazı, ince uçlu bir iğne ile cilt altına enjekte edilir.

Vücut boşluklarına ozon verilmesi: Rektal – makat yoluyla, vajinal ve kulak yoluna püskürtme yöntemi ile kişiye ozon verilir.

Eklem içine ozon gazı verilmesi: Eklem rahatsızlıklarında, uygun bir iğne ile belirli dozda ozon gazı kişinin eklemlerine enjekte edilir.
Torbalama (torba ve kupa ile ozon uygulanması): Bölgesel olarak tedavi edilecek alana ozon gazının uygulanması işlemidir. El ve ayaklar özel bir torba içine sokularak nemlendirilir ve cildin ozonu emmesi sağlanır.

Akupunktur

Akupunktur dünyanın en eski tedavi yöntemlerinden biridir. Çin tıbbının temel metodu olan akupunktur, çok ince iğnelerin vücudunuzdaki stratejik noktalara batırılmasıyla uygulanır. 
Akupunktur metoduna göre, hastalıklar vücuttaki enerji dengesinin (ying yang enerji dengesi) bozulması ile ortaya çıkar. Akupunktur noktaları olarak belirlenen noktalar üzerine iğne, lazer veya ısı uygulamaları ile enerji dengesinin tekrar kurulması amaçlanır ve bu yöntemle hastalıklar tedavi edilir.

Akupunktur özellikle ağrı tedavisinde kullanılsa da, pek çok akut ve kronik hastalık, stres yönetimi, depresyon, kilo verme, alkol ve sigara bırakma gibi problemler için de uygulanmaktadır.

Akupunktur, bilinen tedavilere dirençli birçok hastalıkta iyileşme sağlaması, ilaç tedavisindeki yan etkilerinin olmayışı ve kolay uygulanması nedeniyle tıpta önemli bir yer edinmiştir. Günümüzde bilimsel tıp tarafından da kabul gören akupunktur, tamamlayıcı tıp kategorisinde yer almaktadır.

IV Tedavileri

Myers Kokteyli Nedir?

Myers kokteyli (enerji kokteyli) temelde kronik yorgunluk, fibromiyalji (yumuşak doku romatizması), depresyon,  kas spazmı, akut astım atakları ve migren gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bir vitamin terapisidir. İçeriğinde magnezyum, kalsiyum, vitamin B kompleksi (B5, B6 ve B12), C vitamini ve vücudun ihtiyaç duyduğu çeşitli mineraller bulunur. 1970’lerde Dr. John Myers tarafından geliştirilen Myers kokteyli, neredeyse yarım asırdır genel sağlık fonksiyonlarını iyileştirmek isteyenlerin tercih ettiği tamamlayıcı bir terapidir.

 

Myers Kokteyli Terapisi Nasıl Yapılır?

Myers kokteyli terapisi, tıpkı bir serum gibi kişiye damar yolu açılarak uygulanıyor. Ortalama 1 saat içinde Myers kokteyli terapisi tamamlanır. Myers kokteylinin uygulanma sıklığı ise kişinin durumuna, beklentisine ve rahatsızlığına göre değişkenlik gösterir. Myers kokteyli terapisi öncesi kişinin daha önce geçirdiği hastalıklar incelenir, vitamin ve mineral değerleri test edilir. Bu çalışmaların tamamının analiz edilmesinin ardından Myers kokteylinin dozuna ve uygulama sıklığına karar verilir. Myers kokteyli, 16 yaşından büyük herkese uygulanabilir.

Myers kokteylinin faydaları şu şekilde sıralanabilir:

  • Kişilerin bağışıklık sistemini güçlendirerek, kendilerini daha iyi ve sağlıklı hissetmesini sağlar.
  • Kış aylarında en çok karşımıza çıkan soğuk algınlığı ve gribe karşı vücudun direncini artırır.
  • Genel kas ağrısı olarak bilinen fibromiyalji semptomlarını hafifletir.
  • Myers kokteyli, migren ve baş ağrılarında etkili tedavi yöntemleri arasında bulunmaktadır.
  • Kas spazmlarını azaltan Myers kokteyli, kemik sağlığının korunmasında da kullanılabilir.
  • Uyku problemi olan ya da kronik yorgunluk rahatsızlığına sahip kişiler

Myers kokteyli ile bu sorunlar minimuma indirebilir. Myers kokteyli, alerji tedavisinde tercih edilen terapi çeşitleri arasında bulunmaktadır.

Glutatyon Tedavisi

Glutatyon; sağlıklı kalmak, performansınızı artırmak, hastalıkları önlemek ve yaşlanmanın etkilerinden korunmak, bağışıklık sistemi ve kronik enflamasyonun kontrol altına alınması için gerek duyduğumuz en önemli moleküllerden biridir.

 

Nasıl Uygulanır?

Doğal olarak vücudumuzda üretilen glutatyon, kötü beslenme, alkol, ilaçlar ve toksik maddelerden dolayı azalmaktadır. Glutatyon seviyesini yüksek tutmak için takviye olarak, damardan IV olarak alınabilmektedir. Glutatyon normal şartlarda vücut içerisinde bulunan bir bileşen olduğu için ve tedavi bu bileşenin yoğunluğunu artırma üzerine olduğu için herhangi bir yan etki gözlenmemektedir. Bunlara bağlı olarak yapılan glutatyon tedavisi işlemi sonrasında da beklenen herhangi bir risk veya komplikasyon bulunmamaktadır.

Glutatyon tedavisi, hekimin önerisi doğrultusunda ortalama 8-10 seans, haftada 1-2 kez olacak şekilde uygulanır.

 

Glutatyon Tedavisinin Faydaları Nelerdir?

  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Serbest radikalleri nötralize eder.
  • Oksidatif stresi azaltır ve vücudun savunma mekanizmasına büyük oranda destek sağlar.
  • Vücutta biriken ağır metalleri temizler.
  • Tümör hücrelerinin oluşumunu azaltır.
  • Kas performansının artmasını sağlar.
  • Eklem ve kaslarda oluşan ağrıların etkilerini azaltır.
  • Cildin yenilenmesini hızlandırır, böylelikle anti aging etkisi yaratır.
  • Cildin beyazlanmasını ve daha parlak olmasını sağlar.
  • Yaşlanma geciktirici etkisi vardır.
  • Tip 2 diyabet ve insülin direncinin oluşturabileceği zararlı etkileri azaltır.
  • Karaciğer yağlanmasında tedaviyi kolaylaştırır.
  • Sigara ve alkole bağlı oluşan sağlık sorunlarının zararlarını önler.
  • Zihinsel odaklanmayı sağlar.
  • Düzenli ve yeterli uyku kalitesini arttırır.
  • Alzheimer hastalığının tedavisinde aktif rol oynayarak, hastalığın yarattığı etkileri daha minimize etmeye yardımcı olur.