Toplumsal Travmayla Nasıl Başa Çıkılır?

Toplumsal Travmayla Nasıl Başa Çıkılır?22.07.2023

Travma, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü tehdit eden olay ya da durum olarak tanımlanabilir. Travmatik bir durumun birey üzerinde duygusal, zihinsel ve bedensel olarak pek çok etkisi olabilir. Travma, güvende olma duygusunu kaybettiğimizi hissettiren bir durumdur. İç dünyamızda yarattığı yoğun duygusal etkiler sebebiyle yaşanan olayı tamamıyla hatırlayamadığımız gibi, dile dökmekte de güçlük çekeriz. Travmatik durumlarda verilen tepkiler herkeste farklı şekillerde gözlemlenebilir.

Travma, yaşayan kişinin kendisi, kimliği, insan ilişkileri ve dünyaya dair varsayımlarının sarsılmasına neden olur. Toplumsal travma, toplumun kendisine ve diğer topluluklara dair algısını değiştirebilen bir durum olarak ifade edilebilir. Ancak travmatik olayın öncesi ve sonrasındaki koşullar, çevresel faktörler, olayın nasıl geliştiği gibi noktalar travmanın boyutu ve şiddeti üzerinde etkili olur. Bu yönleriyle toplumsal travmalar, bir toplumun güvenlik zeminini derinden sarsabilir. Birlik olma duygusu ve dayanışmanın güçlenmesiyle güvenlik zemininin yeniden yapılanması sağlanabilir.

Doğal afetler, kazalar, savaşlar ve politik, etnik, dini ya da cinsiyet temelli şiddet olayları gibi toplumsal travmalar sadece travmayı yaşayan bireyleri değil, bu duruma doğrudan ya da dolaylı biçimde şahit olan tüm kişileri etkileyebilecek durumlardır. Dolayısıyla bu tarz süreçlerde çaresizlik, tedirginlik, acı, kayıp hissi, öfke, donukluk, yabancılaşma, yalnızlık gibi pek çok duygunun yaşandığını görmemiz doğaldır. Kimi insanlar için yaşanan olaylarla ilgili konuşmak, bilgi almak ve paylaşmak çok önemliyken; kimisi için herhangi bir bilgilenmeden uzak durmak tercih sebebidir. Sürekli tehdit altındaymış gibi hissetmek, ağlamaklı olma hali, o esnada bir tehlike olmasa bile irkilme, huzursuz edici bir takım düşünceler ve imgeler zihinde tekrarlıyor olabilir.

 

İyileşme Sürecini Hızlandırmak İçin İpuçları

Toplumda yaşanan travmatik olay nedeniyle yaşanan gerginlik sosyal ilişkilere de yansıyabilir. Olayı yaşamamış veya fazla etkilenmemiş kişilerin tepkileri farklı olabilir, bu da olaydan etkilenen kişilere kendini anlaşılmamış hissettirebilir. İş hayatında, okulda, arkadaşlık ve aile içi ilişkilerde sorunlar yaşanabilir. Bu durumlarla birlikte huzursuzluk, güvensizlik, reddedilmiş hissetme, aşırı yargılama ve suçlama, her şeyi kontrol etme isteği, çevremize ve olaylara olan ilgimizin azalması gibi tepkiler ortaya çıkabilir.

Bu stres tepkileri, yaşanan olağandışı bir olaya normal tepkilerdir. Genellikle bir süre sonra bu tepkiler büyük ölçüde azalır. Ancak bu süreci daha hızlı bir şekilde atlatabilmek için bazı ipuçları vardır.

Kendimize ve ailemize nasıl yardımcı olabiliriz?

  • Bu süreçte duygusal iniş çıkışlar normaldir ve zamanla duyguların şiddeti azalabilir. Bu zamanı kendimize tanımak önemlidir.
  • Olayı yaşayan diğer insanlarla duygularımızı paylaşabiliriz.
  • Olay sonrası mümkün olduğunca alışık olduğumuz günlük işlerimizi ve rutinimizi sürdürmeye çalışmalıyız.
  • Olayla ilgili haberleri seçici bir şekilde takip etmeli, korunmamıza yardımcı bilgileri izlemeliyiz. Bizi ve ailemizi daha fazla etkileyecek görüntü ve yorumlardan kaçınmalıyız.

 

Toplumsal Dayanışma ve İyileşme

Toplumun da bireyde olduğu gibi yaralarını sarması için yaşananları ve bunlar sonucunda kendisinde açığa çıkan tepkileri kendi hafızasında bir yere yerleştirmesi önemlidir. Yaşananların göz ardı edildiği ve paylaşılmadığı durumlarda toplumlarda karmaşa duygusu, tahammülsüzlük, iyi niyetten emin olamama ve gerginlikler ortaya çıkabilir.

Hatırlamanın kolektif psikolojik sağlık üzerinde iyileştirici bir etkisi vardır. Toplumsal düzeyde hatırlamak, yaşanan olaya ilişkin yeni anlatım oluşturabilmeye ve böylece travmanın etkileriyle baş edebiliyor olmaya yardımcı olur. Bu durum toplumsal olarak bir sorumluluk bilincini de beraberinde getirir. Bu anlamlandırma sürecinde duyguları paylaşmak ve ifade etmek gerekir.

Toplumsal travmaların atlatılmasında içinde yaşadığımız kültürün yeri büyüktür. Parçası olduğumuz kültürün ritüeller, anmalar vb. yöntemleriyle kendimizi ifade etmek, duygularımızın düzenlenmesini destekler. Kendimizi iyileştirmenin yolunu açar ve yalnız hissetmemizin önüne geçer. Kendimizi bu şekilde ifade edebilmemiz için güvenilir bilgilere ulaşabileceğimiz, duygu ve düşüncelerimizi rahatça ifade edebileceğimiz bir alana gereksinim duyarız. Yaşananlarla toplumca yüzleşerek onarımın yolunu açacak mekanizmaların varlığı, travma ile bireysel ve toplumsal düzeyde baş etme ve iyileşme için çok önemlidir.

Güncel hayatta sorumluluk almak, yardım faaliyetlerinde yer almak, hakkını aramak gibi aktif uğraşlar içerisinde olmak çaresizlik hissinden uzaklaşmaya yardımcı olabilir. Özellikle aile yaşamı, sosyal yaşam, iş yaşamı gibi farklı alanlarda giderek bozulmalar oluyorsa psikolojik ve/veya psikiyatrik desteğe başvurmak gerekir. Böyle durumlarda, bir ruh sağlığı uzmanından destek alarak yaşanan durumu anlamlandırmak ve geçmişle şimdi arasında bir bütünlük sağlayabilmek yararlı olacaktır.

Unutulmamalıdır ki her bireyin ve toplumun travmayı atlatma süreci farklıdır. İhtiyaç duyduğunuz destek ve yardımı almanız, bu anlamda önem taşır. Profesyonel yardım arayışından çekinmeyin ve destekleyici bir toplumsal çevre oluşturmaya yönelin.