Diyabet Hastaları Oruç Tutabilir Mi?

Diyabet Hastaları Oruç Tutabilir Mi?23.05.2017

Diyabet Hastaları Oruç Tutabilir mi?

Şeker hastalığı gibi kronik hastalıklara sahip kişilerin dini vecibelerini yerine getirmede karşılaşacağı riskler ve bu risklerin ibadetlerini yapmaya engel olup olmayacağı doktorlara ve din görevlilerine sıkça sorulur. Bu sorular en çok da ramazan orucu nedeniyle gündeme gelir. Öncelikle söylemek gerekir ki bu konuda genellemeler yapıp net sınırlar çizmek zordur. Tıbbın bilinen deyimi “hastalık yoktur, hasta vardır” kuralınca diyabetik bir hastanın oruç tutması; hastalığın seviyesine, seyrine, komplikasyonlarına, eşlik eden hipertansiyon, kalp damar hastalığı veya geçirilmiş bir rahatsızlığına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. 

Diyabette Oruç Riskleri:

  1. Hipoglisemi (şeker düşüklüğü): Uzamış açlığa bağlı olarak ortaya çıkar. Özellikle kötü kontrollü ve uzun yıllar diyabetik olan kişilerde bozulmuş hormon salınımı ve otonom nöropatiden dolayı cevabın yeterli olmamasından kaynaklanır. Baygınlık hissi, ani terleme, çarpıntı, epiletik nöbet gibi bulgularla kendini gösterebileceği gibi özellikle otonom nöropati komplikasyonu gelişen diyabetiklerde farkında olunmayabilir.
  2. Hiperglisemi (şeker yüksekliği): iftarda aşırı yemek sonrasında, oruç sırasında, insülin zıddı hormonların aşırı şeker üretimi nedeniyle ya da ilaçların azaltılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ağızda kuruma, çok idrara çıkma, halsizlik, bulanık görme belirtileri ile kendini gösterir.
  3. Diyabetik ketoasidoz (diyabetik koma): Hem uzamış açlıkla hem de yüksek şeker ile tetiklenen; insülin eksikliği ya da etkisinin azalmasına bağlı olarak yağ dokusundan yağ asitlerinin salınıp oksidasyonu sonucu oluşan ketoasitlerin enerji kaynağı olarak kullanılması sonucu oluşan metabolik tablodur. Yüksek şeker bulgularının yanında derin ve hızlı soluk alıp verme, kötü nefes kokusu, şuur bozuklukları eşlik edebilir.
  4. Dehidrasyon ve tromboz (sıvı eksikliği ve kan pıhtılaşması): Hem oruç sırasında sıvı alımının azalmasına bağlı olarak hem de yüksek şeker nedeniyle sıvı kaybı artışına bağlı olarak vücut sıvısının azalması kan viskozitesini arttırarak tromboz denilen damar içinde kan pıhtılaşmasına sebep olabilir. Bu durum karşısında inme, iskemik kalp hastalığı, göz damar problemleri olarak karşımıza gelebilir.

Yukarıda sayılan riskler hastahanede yatmayı gerektiren, hayatı tehdit edebilecek durumlar olduğundan, özellikle yüksek riskli diyabetik hastaların oruç tutması sakıncalı olabilir.

Bu Yüksek Riskli Grupları Sayacak Olursak:

Tip 1 Diyabet Hastaları

  1. Hipoglisemi farkındalığı olmayan otonom nöropati gelişmiş diyabetikler,
  2. Kötü regüle Tip II DM hastaları
  3. Tekrarlayan hipoglisemi atakları olanlar,
  4. Renal yetmezlik, iskemin kalp damar hastalığı, geçirilmiş inme gibi eşlik eden hastalığı olanlar,
  5. Hamile diyabetikler
  6. İntensive insülin tedavisi alanlar

Bunun Yanında Oruç Tutmanın Tıbbi Olarak Riskli Olmayacağı Diyabetik Hastaları Sayacak Olursak:

  1. Prediyabetikler
  2. Sadece yaşam tarzı değişikliği (diyet ve egzersiz) ile hastalığı kontrol altında olanlar
  3. Sadece metformin, akarboz, tiazolidindionlar gibi insülin duyarlaştırıcı ve gluoz emilimini azaltan ilaçlarla diyabeti regle olanlar.

       Riskli Grupta Olmayıp Oruç Tutabilecek Diyabet Hastalarının Dikkat Etmesi Gerekenler

  1. Ramazan ayı gelmeden iki, üç ay önce doktorlarına başvurup kan şekeri, kan basıncı, lipit kontrollerini yaptırıp ilaçlarının zaman ve dozlarının düzenlenmesi gerekir.
  2. Oruç sırasında şeker takiplerini yapabilmeleri, kan şekerleri 60’ın altında ya da 300’ün üzerinde ise oruçlarını bozmaları gerekir.
  3. Sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulamaları gerekir. Özellikle iftarda karbonhidrat ve yağdan zengin besinlerden, tatlıdan, şekerli içeceklerden ve çok yemekten kaçınılması, sahurda sindirimi ve emilimi yavaş olan kompleks karbonhidrat ve proteinlerin tercih edilmesi, oruç dışındaki zamanda dengeli dağılmış su tüketiminin arttırılması önerilebilir.
  4. Egzersiz olarak normal fiziksel aktiviteye devam edilmelidir. İftar öncesinde hipoglisemiyi tetikleyeceğinden egzersizden kaçınılması gerekir. Özellikle akşam yemeğinden bir, iki saat sonra egzersiz önerilebilir.