Kadın Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler

Kadın Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler04.03.2020
Dünya genelinde kadınların ruh sağlığı erkeklere oranla daha fazla bozuluyor. Peki bunun sebepleri neler?
Kadınların yaşamında kültüre, ekonomik duruma ve çevreye özgü farklılıklar ortaya çıkar. Kadınların cinsellikleri, doğurganlıkları, erkeklerle ve toplumla olan ilişkileri ruhsal yapıları üzerinde de farklılıklar oluşturur. Günümüzde geleneksel kadın- erkek ilişkisinde kadının kendi bedeni ve geleceği konusunda karar verme özgürlüğü kısıtlı. Bundan kaynaklanan olumsuzluklar da kadınların yaşamlarını daha stresli hale getiriyor.  Gebelik, doğum, ailenin diğer bireylerinin bakım ve sorumluluğunu üstlenme, ikili ilişkilerde yaşanan sorunlar kadınların günlük yaşamındaki sorunları arttırmaktadır. İş yaşantısında alt sosyoekonomik düzeyde daha az gelirle çalışmakta, güvencesiz, kendileri ve başkaları üzerinde kontrollerinin olmadığı ortamlarda bulunmaları nedeniyle sorunlar yaşayabilmektedirler. Öte yandan kadınların çoğunlukla duygulara odaklanan başa çıkma becerilerini kullanmaları farklı sorunlara daha yatkın olmaları ile sonuçlanmaktadır. Kadınların bazı durumları değiştirilemez olarak görmeleri toplumdaki cinsiyet rollerinin ve güç dağılımının bir sonucu olmakla birlikte bilişsel olarak kendilerini daha olumsuz algılamaları, özellikle gelişimsel süreçlerinde, geçmişteki olumsuz deneyimleri daha fazla anımsamaları, başarısızlıklarını daha çok içsel nedenlere bağlamaları ile ilgilidir.
 
SOSYAL HAYATTA KADINA YÜKLENEN ROLLER PSİKOLOJİSİNİ BOZABİLİR

Kadınlarda ruh sağlığını olumsuz etkileyen diğer sebepleri şöyle sıralayabiliriz:
  • Sosyekonomik durum: Epidemiyolojik çalışmalar sosyoekonomik durum ile bir grup ruhsal hastalık arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermektedir. Depresif bozukluklar özellikle kadınlarda daha sık görülmekte ve nedenleri daha çok sosyokültürel faktörlerle ilişkilendirilmektedir. Sosyalleşme süreci içinde kadına ve erkeğe yüklenen roller, beklentiler, sunulan doyum yolları, çare arama davranışları erkeğe daha fazla özgürlük tanırken, kadını birçok yönden sınırlıyor.
  • Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet: Cinsiyeti doğa belirlerken, toplumsal cinsiyeti kültür belirlemekte ve toplumsal cinsiyet kimliği hakkındaki anlayışlar, bunlarla bağlantılı olan cinsel tutum ve eğilimlerle birlikte çok erken yaşlarda oluşmaktadır. Kadınların toplumsal statüsü (işi, ekonomik durumu, eğitimi) özellikle gelişmekte olan ülkelerde ruhsal sorunların gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Toplumun kadının bedeni üzerindeki kontrolü de önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle medyada sunulan ideal ince beden imgelerine ulaşılması mümkün olmamaktadır. Bu durum kadınların ruhsal durumunu olumsuz etkileyerek yeme bozuklukları şeklinde baş göstermektedir.
  • Şiddet: Şiddete maruz kalan kadınlarda TSSB(travma sonrası stres bozukluğu), depresyon, uyum bozuklukları, anksiyete, özkıyım girişimi, travmaya bağlı suçluluk gibi birçok ruhsal sorun belirtisi görülmektedir.
  • Biyolojik Faktörler: Kadınların adet dönemi, perimenapoz, menapoz sonrası, doğum sonrası ve gebelik dönemlerinde ortaya çıkan hormonal değişikliklerle duygudurum bozuklukları yakından ilişkilidir. Kadınların gelişimsel, nöroanatomik, işlevsel ve nörobiyolojik farklılıkları duygudurum ve anksiyete bozukluklarının ortaya çıkışında önemli bir rol oynar.