Kalp Krizi Anında Yapılması Gerekenler Nelerdir?
Kalp krizi, Türkiye ve dünyada meydana gelen ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Kalbi besleyen koroner damarlardaki tıkanıklığa bağlı olarak, kalbin o...
Kardiyoloji, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarıyla ilgilenen bilim dalıdır. Eskiden dahiliyenin bir alt dalı olarak gösterilen kardiyoloji, günümüzde ayrı bir branştır.
Genel olarak göğüs sıkışması, çarpıntı, gaz şikâyeti, nefes darlığı, yorgunluk duygusu ve ender olarak ateş gibi çeşitli belirtilerle kendini belli eden kalp hastalıkları, dünyada ve ülkemizde başlıca görülen sağlık sorunlarından biridir. Kalp hastalıkları çok küçük yaşlardan, ileri yaşlara kadar geniş bir yaş aralığında ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkların giderek artmasından ve kötü sonuçlarından dolayı hastanemiz bu alana gerekli önemi vermiş ve bununla ilgili çalışmalara özen göstermiştir.
Kalp hastalıklarına hızlı müdahale etmenin gerekliliği bilinciyle hastanemizde 24 saat uzman kadro bulunmaktadır. Acil durumlarda primer PTCA/stent işlemleriyle kalp damarları anında açılarak profesyonel hekimler tarafından müdahalelerde bulunulmaktadır.
Erdem Hastanesi kardiyoloji kliniği, akademik kadrodan oluşan uzman hekimleriyle, ulusal alanda dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmaktadır. Hastanemizde her yıl kalp hastalıklarının binlerce çeşidinin tanı ve teşhisi konulup, tedavisi yapılmaktadır.
Kardiyoloji kliniğimizin ve hekimlerimizin başarı oranını artırmak amacıyla hastanemizde en son teknoloji ürünleri kullanılmaktadır.
Üç hastanemizde de uzman doktorlar hizmet vermektedir.
Kardiyoloji bölümümüzde tanı koyulan bazı hastalıkları şöyle sıralayabiliriz:
Elektrokardiyografi (EKG): Kalp hastalıklarının tanısında ilk kullanılan yöntem EKG’dir. EKG, hastanın göğüs, kol ve bacak bölgesine yapıştırılan elektrotlar yardımıyla çekilir.
Ekokardiyografi (EKO): Kalp yetmezlikleri ve kalp kapaklarındaki bozuklukların tanısında kullanılan EKO, kalp yapısının incelenmesini sağlar.
Efor (Stres) Testi: Efor testi diğer adıyla eforlu EKG, yürüme bandı üzerinde hastaya efor yaptırılarak, kalp hızının ve iş yükünün artırıldığı; bu yüklenme esnasında da seri EKG çekimleri ile kalbin verdiği tepkilerin izlendiği bir işlemdir.
Stres Ekokardiyografi: Stres ekokardiyografi, kişiye ilaç verilerek egzersiz yaptığı sıradaki kalp atışlarına ulaşılması için kullanılan bir yöntemdir. Egzersiz yaparken, kalbin en çok ihtiyaç duyduğu anda, yeterli oksijen ve uygun kan akışı alıp almadığını belirlemede yardımcı olmak için kullanılır. Göğüs ağrısı gibi koroner kalp hastalığı belirtileri (koroner arter hastalığı) gösterenlere ve efor testi yapılamayan hastalara da bu test yapılabilir.
Holter (Tansiyon + ritim holter, 24, 48 ve 72 saat): Hastanın kalp ritminin takip edilebildiği, giyilebilen cihaza holter denir. Holterin, kalp ritmini incelemek için 24, 48 veya 72 saat vücutta kalması gerekebilir. Tansiyon holter ise 24 saat boyunca doğal ortamda belirli periyotlarla tansiyon ölçümü yapmak için kullanılmaktadır. Bu tetkikler sonucunda gerekli görüldüğü durumlarda ilaç tedavisi kullanılabilir; hatta bazı ciddi ritim-ileti hastalıklarında kalıcı pil (biventriküler ICD, CRT) takılabilir.
Koroner anjiyografi ve balon-stent işlemleri: Koroner anjiyografide kalbi besleyen damarların görüntüsü alınır. Anjiyografi sırasında lokal anestezi kullanıldığı için hasta herhangi bir ağrı ya da acı hissetmez. Anjiyografinin uygulandığı tekniğe göre hastanın belirli bir süre hastanede kalması gerekebilir. Anjiyografi sonrası gerekli görülen vakalarda tedavi amaçlı balon ve stent işlemleri de yapılmaktadır.
Transözofajiyal ekokardiyografi (TEE): Yaygın olarak kullanılan yüzeysel ekokardiyografi yönteminin yetersiz kaldığı bazı durumlarda yemek borusu yolu ile ekokardiyografi yapılması gerekebilir. Buna da transözofajiyal ekokardiyografi denir. Gastroskopiye benzer bir tetkiktir.
BT koroner anjiyografi: BT koroner anjiyografi, kontrast madde kullanılarak çekilen tomografik bir görüntüleme metodudur. Kalpteki anatomik bozukluklar, koroner darlıklar gibi çoğu hastalığın tedavisini planlamada yardımcı olan bir yöntemdir.
Kalsiyum taraması: Koroner damarlarda yapılan kalsiyum taramasında, damardan herhangi bir ilaç verilmez ve yaklaşık 15 saniye gibi kısa bir sürede sonuç alınır. Damarlarda biriken kalsiyumun saptanması ile hastaların kalp hastalığı açısından riski belirlenebilmekte, erken teşhis ile önlem alınabilmektedir.
Miyokard perfüzyon sintigrafisi: Eforlu veya ilaçlı olarak yapılan miyokard perfüzyon sintigrafisi koroner arter hastalığı tanısında kullanılmaktadır.
Venöz ve arteriyal doppler: Bu tetkikler, atar ve toplardamar problemlerinin tanısında kullanılmaktadır.
Kardiyoloji doktoru, genel olarak kalp ve dolaşım sistemindeki ilgili tüm hastalıklarla ilgilenir. Örnek olarak; hipertansiyon, aterosklerotik koroner arter hastalığı, akut koroner sendromu, anjina pektoris, kalp krizi ve kalp yetmezliği, kalp kapak hastalıkları, periferik damar hastalıkları, dislipidemi ve aort damar hastalıkları gibi hastalıkları verebiliriz. |
|
Bu iki bölüm çalışma alanı aynı olması sebebiyle sık sık karıştırılmaktadır. Kardiyoloji bölümü, kalp hastalıklarının tanı ve teşhisiyle ilgilenir, gerekli olan tedaviyi de planlar. Ancak kişide bulunan kalp hastalığının tedavisi için cerrahi bir işlem gerekiyorsa kalp damar cerrahisi bölümüne yönlendirilir ve gerekli işlem bu bölümlerde yer alan cerrahlar tarafından yapılmaktadır. Kalp damar cerrahisi bölümü ile kardiyolojinin arasında ilgilendiği hastalıklar dışında, uyguladığı tedaviler açısından farklılıklar bulunmaktadır. Damar cerrahisi, kalp kapakçıkları cerrahisi, aort cerrahisi, konjenital kalp cerrahisi, koroner bypass cerrahisi ve varis cerrahisi gibi uygulamalar kardiyologların değil kalp damar cerrahlarının yapabileceği tedavilerdir. Kısaca özetlemek gerekirse; kişi, kalbinde bir sorun olduğunu düşünüyor ve şikayetleri var ise direkt olarak kardiyoloji bölümüne başvurmalıdır. Burada yapılan muayene sonucunda kalpte sorun olup olmadığı, varsa sorunun ne olduğu ve tedavisi belirlenir. |
|
Kalbe kan akışını sağlayan atardamarlarda kolesterol ve kalsiyum gibi maddelerin birikmesiyle plak adı verilen birikintiler oluşur. Bu plaklar da zaman içinde çoğalarak damarı daraltır ve üzerlerinde çatlak oluşmasına sebep olur. Çatlaklarda meydana gelen pıhtılar, damarları tıkayarak kalp krizine neden olur. Kalp krizinin belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:
|
|
Kalp krizi riskini artıran faktörler ikiye ayrılır. İlki genetik yatkınlık, yaş ve erkek olmak gibi değiştirilemeyen faktörler; ikincisi ise obezite, diyabet, hiperlipidemi, sigara kullanımı ve hipertansiyon gibi değiştirilebilen faktörler. Her iki grupta yer alan kişilerin riski daha fazla artırmamak için kalp krizi belirtilerini ilk hissettiği anda hastaneye başvurup tedavi olmaları, krizi hasarsız atlatmak açısından çok önemlidir. |
|
İlk olarak kalp krizi geçiren kişi güvenli bir konuma alınmalıdır. Sonrasında 112 acil aranıp yardım istenmeli, eğer etraftan aspirin bulunabilirse hasta kişiye çiğnemesi için verilmelidir. Çünkü kriz sırasında aspirin çiğnenmesi sayesinde ölümlerin yüzde 23 oranında azaldığı biliniyor. Dilaltı hapı almak ise kalp krizini önlemese de kan akışının artmasına neden olur ancak kişinin tansiyonu düşükse dilaltı hapı kullanılmamalıdır. Her kriz şüphesi olduğunda hastanın mutlaka hastaneye götürülmesi gerekir, belirtilerin çok hafif olması krizin ciddiyetini değiştirmez. |
|
Halk arasında anjiyo ameliyatı ya da anjiyo tedavisi diye bilinse de anjiyo aslında kalbi besleyen, koroner damar adı verilen damarların görüntülenmesi işlemine denir. Anjiyo işlemi sırasında, hasta sırtüstü yatarken kasık veya el bileğindeki atardamarlar vasıtasıyla önce özel bir kılıf ve sonrasında kateter damar içinde ilerletilir. Kateter, kalbe ulaşınca damarın içini gösteren kontrast madde uygulanır ve röntgen ışınları altında görüntüleme yapılır. Koroner anjiyo olarak adlandırılan bu işlem sonucunda kalbi besleyen damarlardaki tıkanıklıklara kesin tanı koyulabilir. Ek olarak anjiyo, kalp kapak ve aort damar hastalıklarının değerlendirilmesinde de kullanılan bir yöntemdir. |
|
Dünyada en sık ölüme sebep olan hastalıklardan biri kalp hastalıklarıdır. Kalp hastalıklarının tanısı ve buna yol açan risk faktörlerinin erken fark edilmesi, yaşam süresi ve kalitesini arttırmaktadır. Bu nedenle genetik yatkınlığı olan veya hastalık belirtileri olan bireylerin düzenli kalp kontrolünden geçmeleri, olası kalp ve damar hastalığının varlığının tespiti ve hastalığa yakalanma riskini azaltmaktadır. |
|
Dinleme sırasında kalp hızının normal değerleri aşmasına taşikardi denir. Diğer bir adı da taşiaritmidir. Yetişkinler için istirahat halindeki kalp hızının dakikada maksimum 100 olmalıdır. Bunun üzerindeki değerler taşikardi olarak kabul edilir. Taşikardi tedavisi, kalp çarpıntısının nedenine, kişinin yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişkenlik gösterir. Taşikardiye sebep olan nedenin doğru saptanması tedavinin başarılı olması açısından çok önemlidir. |
|
Daha fazla bilgi almak ve kardiyoloji muayenesi fiyatlarını öğrenmek için 0850 222 04 94 numaralı çağrı merkezimizi arayarak kardiyoloji randevusu alabilirsiniz.
Kalp krizi, Türkiye ve dünyada meydana gelen ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Kalbi besleyen koroner damarlardaki tıkanıklığa bağlı olarak, kalbin o...
Anjiyo Nedir? Anjiyo, kalbi besleyen koroner damar adı verilen damarların görüntülenmesi işlemine denir. Anjiyo işlemi sırasında, hasta sırtüstü yatarken...
Kalp Deliği Nedir? Kalp deliği, kalp odacıkları arasında yer alan duvarlarda görülen boşluklara verilen isimdir. Yenidoğan bebeklerin yaklaşık %1’inde kal...
Karotis Nedir? Halk arasında şah damarı olarak da bilinen karotis (ya da karotis arter) beyne kan ve oksijen taşınması sağlayan, boynun iki tarafında yer alan atardamarlardır....
12-18 Nisan Kalp Sağlığı Haftası Kalp ve damar hastalıkları, erişkin nüfusta bulaşıcı olmayan hastalıklar arasında en sık ölüm ve sakatlığa yol aça...
Son zamanlarda ortalıkta dolaşan iddialardan biri de koronavirüs tedavisinde kullanılan ilaçların kalp hastalıklarını tetikleyip, kalp krizine neden olabildiği...
Kalbin 6 Düşmanı Günümüzde ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp krizinin ileri yaşlarda ortaya çıktığı düşünülse...